Kiracının Elektrik Aboneliğini İptal ettirmek/kesmek Huzur Sükunu Bozmak Suçunu oluşturur mu?
Ev sahipleri ile kiracılar arasında ihtilaf olduğunda ev sahipleri kiracılar üzerinde baskı oluşturmak ve istediklerini kabul ettirmek için çoğu zaman başvurdukları ilk yol elektrik ve su aboneliklerini iptal ettirmek yani halk ifadesiyle kesmek yoluna gidiyorlar.
Bu duruma kızan ve zor durumda kalan kiracı ise yeni abonelik tesis etmek durumunda kalmakta ve öfkesini ev sahibine yöneltiyor. Ev sahibinin yaptığı bu eylemin suç olduğunu düşünen kiracı da savcılıklara suç duyurusunda bulunuyor.
Peki Ev sahibinin kiracı üzerine olmayan elektrik aboneliğini iptal ettirmesi suç mudur? Kişilerin huzur ve sükûnu bozma suçunu oluşturur mu?
Öncelikle Yasal olmayan Aboneliği üzerinize almadan elektrik tüketiyor olmanız, ‘Usulsüz Kullanım’ bir diğer ifade ile Kaçak kullanım olarak nitelendirilir.
Bu usulsüz kullanım uygulamada iki nedene/ihtimale dayanmaktadır. Bu iki ihtimali inceleyeceğiz.
1.İhtimal: Genelde sorun olan husus; Aboneliğin kiracı dışında başkasına ait olması halidir. Genelde abonelikler ev sahibine ait olabilir. Bu durumda yasalara ve yönetmeliklere göre “kiracı abonelikleri üzerine almak zorundadır.”
Kiracının abonelik tesisi yapılmadan taşınmaza taşınmaması gerekir. Ancak uygulamada kiracı evi kiraladıktan sonra abonelik işlemlerini yamadan kiralanana taşınmakta ve oturmaya başlamakta, su elektrik ve doğalgazı kullanmaya devam etmektedir.
Yani kullanıcı ve abone farklı kişidir. Buna usulsüz kullanım diyoruz. Esasen bu durumda kullanım faturalandırmaktadır. Ama hukuki sorumluluk başkası yani abone adındadır.
Yargıtay HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K. sayılı kararında da abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile abonenin de birlikte sorumlu olacakları açıkça belirtilmiş. Yani abone sahibi de bu kullanımdan sorumludur. Abone sahibinin kullanıcıya ödediği miktarı rücu hakkı vardır.
Kaçak gerçek kullanıcının tespiti ve hukuki sorumlunun tespiti için kiracının abonelikleri üzerine alma yükümlülüğü getirilmiştir. Kiracı aboneliği üzerine almaz ise gerekli bilgilendirme yapılarak aboneliğin iptali gerekir. Genelde uzun süre kiracı ev sahibi üzerine olan aboneliği devam ettirmiştir. Kiralayanda kiracıda ses çıkarmamıştır. Sonrasında sorun olunca ansızın kapatmıştır. Bu durumda suç olmasa da kiracının zararının tazminatı gündeme gelebilir. İhtar olmadan ve kiracı için uygunsuz bir zamanda (yurt dışında iken) kesilmesi halinde zararın tazmin edilmesinin uygun olacağı kanaatindeyim. Ancak ihtar çekildikten sonra aboneliğin iptal edilmesi yani kesilmesi durumunda suç oluşmayacağı gibi tazminatta gerekmez.
Örneğin kiracı 10 günlüğüne yurt dışına çıkmıştır. Ev sahibi mesaj yazmıştır. Ve sonraki gün aboneliği iptal ettirerek kiracıya zarar vermiştir. Burada zarar verme kastı olduğu için zarardan sorumluluk olmalıdır. Hakkın kötüye kullanımı vardır.
2.İhtimal: Abonelikler kiracı üzerinedir. Bu durumda aboneliklerin iptali suç olabilir ve tazminat gerekir. Çünkü kira sözleşmesi devam ettiği müddetçe taşınmaz tahliye edilmedikçe abonelik iptal edilemez. İptal edilirse suç oluşur.
Yasa koyucu bazı durumlarda mülk sahibine abonelik iptali hakkı tanımıştır. Bu husus Elektrik Yönetmeliğin 49. maddesinde elektriğin kesilmesi ve bağlanması başlığı altında belirtilmiştir.
Elektriğin kesilmesi ve bağlanması
MADDE 49 – (1) Aşağıda belirtilen hallerde dağıtım şirketi tarafından;
a) Kullanım yerinin tahliye edilmesi nedeniyle ikili anlaşma veya perakende satış sözleşmesi sona erdirilerek elektrik tüketilmeyen,
b) İkili anlaşması ve perakende satış sözleşmesi bulunmayan,
c) Kaçak elektrik tespiti ile kaçak elektrik ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımı sonucunda yükümlülükleri yerine getirilmemiş,
ç) 35 inci madde kapsamında ödeme yükümlülüğü yerine getirilmeyen, kullanım yerlerinin elektriği kesilir.
Kiracının tahliye etmesi halinde, kiracı aboneliği iptal ettirmemiş ise mülk sahibi iptal ettirebilir. Mülkiyet hakkının kullanımı önceliklidir. Ancak bazı ev sahipleri bu durumu kötüye kullanmaktalar ve tahliye edilmediği halde abonelik iptali yaptırabilmektedirler. Bu durumda suç oluşabilir ve tazminat gerekebilir.
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozmak suçu TCK m 123 de düzenlenmiştir.
TCK madde 123- (1) Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
Bu hususta Yargıtay İçtihadı suçun ne şekilde oluşacağını ortaya konulmuştur. Buna göre;
Yargıtay 18 Ceza Dairesinin 2016/5886 E, 2018/3706 K. Sayılı içtihadında;
“Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma ya da aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerini bir kez yapılmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda sanığın müştekilere ait olan dairenin elektrik ve suyunu kesmesi şeklinde gerçekleşen eylemde, TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun unsuru olan ısrar ögesinin ne şekilde gerçekleştiğinin ve sanığın kastının ne şekilde sırf ve sükunu bozma saiki olarak kabul edildiği yöntemince açıklanmadan hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık…’un temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA” şeklindedir.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşma şartları burada açıkça ortaya konulmuştur.
Av. İbrahim Güllü
TÜKONFED Başkan Vekili
Bir yanıt bırakın